Kemaliye Tarihi Yerler

Hükümet Konağı Kapıları

Kemaliye Tarihi Yerler

Erzincan`a 194 km uzaklıkta, Keben Baraj Gölü kıyısında güzel bir vadi içinde kurulmuştur.Kemaliye ilçesinin 2000 nufus sayımına göre nufusu 7.736`dır.İlçenin hangi tarihte kurulduğu bilinmemektedir.Kemaliye yöresi,MS 4. yüzyıldan itibaren Bizans İmparatorluğu`nun toprakları içinde kalmış,7. yüzyılda Müslüman Araplar`ın akınlarına uğramıştır.Türkler`in Anadolu`ya gelişleri ile Anadolu Selçuklular`ın,İlhanlı Devleti`nin ve Akkoyunlular`ın egemenliğine girdi.Çelebi Mehmet Döneminde Osmanlı Devletine bağlandı.Uzun süre Diyarbekir Eyaleti`nin Arapkir Livası`na bağlı bir kaza merkezi olarak yönetildi.19 yüzyılda Mamuret Ül Aziz (Elaziz) Vilayeti`nin Merkez sancağına bağlı bir ilçedir.1926`da Malatya`ya bağlı bir ilçe iken,1938 yılında Erzincan iline bağlanmıştır.Geçmişte Eğin olarak bilinen ilçenin adı,Mustafa Kemal`in adından esinlenerek Kemaliye`ye çevrilmiştir.İlçe merkezi ve bağlı diğer yerleşimleri geleneksel yöre mimarisini ve dokusunu büyük ölçüde korumaktadır.Yakın çevresindeki doğal güzellikleri ve zengin folkloruyla büyük bir turizm potansiyeline sahiptir.Halıcılığı ile ünlü olan ilçede,her yıl halı festivali düzenlenmektedir.

7 Bölge 7 Kent Projesi:Kemaliye “Eğin”

Çekül Vakfı bazı kentleri ulusal-uluslar arası boyuta taşıyarak tüm etkinliklerini bu kentlerde yoğunlaştırmaktadır.Bu şanslı kentlerden biriside Kemaliyedir.Çekül Vakfı, “7 Bölge 7 Kent Projesi”nde,Doğu Anadolu Bölgesi`ni Kemaliye`nin temsil etmesini “Tarihi Kentler Birliği” kurucu üyeliğine seçilme ve ardından da “Avrupa Tarihi Kentler Birliği”ne katılma olanağı sağlamıştır.

Kemaliye Evleri:

19 yüzyıl Kemaliye evlerinin geleneksel mimarisinde,ilk bakışta göze çarpan özellik çok katlılıktır.Evlerin,taş duvarlı alt katlarında kimse oturmazken,üzerine yükselen ikinci ve bazende üçüncü katı tamamlayan son örtüyü çatı oluşturmuştur.Kemaliye Evleri Anadolu`daki,Türk konut türlerinin gerçek bir temsilcisi olmuştur.Ahşap konakların çiftkanatlı kapıları,panjurlu pencereleri,sedirleri,ahşap işlemeleri ve kapı tokmakları önemlidir.


Tarihi Yerler:

Endiçi Kalesi:Aşutka köyü arazisindedir.İlk çağdan günümüze ulaşan yerleşim alanıdır.

Roma Mezarlığı:İlçenin güneyinde,Fırat nehrinin içindeki taşlar üzerindedir.

Pigan Kalıntıları:İlçenin kuzeybatısındadır.Roma,Bizans,Selçuklu dönemlerine ait kalıntılar vardır.

Hasgel Kalıntıları:İlçenin doğu kesiminde,Roma döneminden günümüze ulaşan kalıntılardır.

Arsanias Kalıntılar:Kale,toplantı salonu ve kilise önemli yapılardır.Çoğu yıkık durumdadır.Kalıntılar Roma dönemine kadar uzanmaktadır.

Topkapı Kalesi:Dutluca köyü yakınındadır.Son cemaat yeri sonradan eklenmiştir.Minaresi Selçuklu özelliği gösterir.Mescit bölümü orijinal özelliğini korumuştur.

Orta Camii:Kadıgölü`nün kıyısında bulunan Orta Camii`nin,17. ve 18. yüzyıla ait olduğu sanılmaktadır.Dört ana ayak üzerine oturan kubbe,caminin tüm tabanına hakimdir.Ayrıca ilçede;1005 yılında Melik Ahmet Paşa tarafından yaptırılan Kışlacık Köyü Camii,1305 tarihinde bulunan ve halen kullanılan Salihli Köyü Camii,1051 yılında ilçe merkezinde yapılmış Taşdibi Camii,1213-1275 tarihlerinde Padişah Abdulmecit tarafından yaptırılan Yeşilyamaç Köyü Camii ve Başpınar Köyü Camii vardır.

Kadıgölü:Çeşitli efsanelere konu olan bir su kaynağıdır.

Ala Mağarası:İlçenin kuzeydoğusunda bulunan Ala Mağarası içinde dehliz ve kanallar bulunmaktadır.Girişinde sızıntı olarak akan suyun,ala ve sedef hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.

Ocak Köyü (Hıdır Sultan Abdal Ocağı):Çok eski yüzyıllarda,”Şeyhler” olarak bilinen köyün,günümüzdeki adı Ocak`tır.Ancak,köyün kurucusunun maneviyat dünyasına candan bağlı olanlar,bu isim yerine çoğunlukla Hıdır Abdal Sultan Ocağı ismini kullanırlar.Köy,ilçe merkezi Kemaliye`ye 40 km uzaklıktadır.Konuk evleri,hamamları,camileri,kütüphanesi ve okulu gibi sosyal tesislerinin yanısıra müzesi,helikopter pisti,çeşmeleri,düzenli ve bakımlı yolları ile örnek ve görülmeye değer bir Anadolu köyüdür.

Ocak Köyü Müzesi iç görünümler  

Hıdır Abdal Türbesi:

Türbe,Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin özelliklerinde yapılmıştır.Yapıya tümüyle taş işçiliği hakimdir.Yapılış tarihi ve kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir.Varlığı dönemin padişah farmanlarıyla tescil edilen,daha sonra 1925 yılında yürürlüğe konan bir yasa uyarınca kapatılan ve 24 yıl sonra yeniden açılan Hıdır Abdal Sultan Türbesi tarihe ışık tutan anıt bir eser olarak halkımızın ziyaretine açıktır.Yaklaşık 700 yıl önce burada kurduğu tekkesinden,Türk gücünün çevreye yayılmasında etkili hizmetleri olmuştur.

SİPARİŞ GÖNDER